-
1 waghalsig
gözü pek -
2 жүрек жұтқан
gözü pek -
3 жүрек жұтқан
gözü pek -
4 foolhardy
gözü pek, gözü kara, delidolu, çilgin -
5 ер жүрек
gözü kara, gözü pek -
6 ер жүрек
gözü kara, gözü pek -
7 dapper
gözü pek adj -
8 schneidig
gözü pekyiğit -
9 dauntless
gözü pek, korkusuz -
10 cəsur
cesur, gözü pekcesur, gözü pek, gözüpek -
11 смелый
врзcesur, cesaretli, yürekli, gözü pek, pek gözlüсме́лый нае́здник — cesur binici / atlı
сме́лое лицо́ — cesaret okunan yüz
э́то был сме́лый шаг — cesur bir adımdı bu
сме́лое реше́ние — cesur bir karar
сме́лый посту́пок — cesurca davranış, yüreklilik
сме́лей! — haydi bir cesaret!
-
12 храбрый
cesur,gözü pek* * *cesur, yürekli, gözüpek••он не из хра́брого деся́тка — korkak takımındandır
-
13 unflinching
adj. yılmaz, gözükara, korkusuz* * *çekinmeyen* * *(not yielding etc because of pain, danger, difficulty etc: his unflinching courage/determination.) boyun eğmez, gözü pek -
14 keck
-
15 kühn
eine \kühne Behauptung cü'retli bir iddia -
16 verwegen
( kühn) gözü pek; ( wagemutig) cüretli, atak; ( Gefahren nicht achtend) pervasız, korkusuz; ( auffällig) göze çarpıcı -
17 waghalsig
-
18 cəsur
cesur, gözü pek -
19 igid
er, gözü pek, yiğit -
20 adventuresome
cesur, atilgan, gözü pek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
gözü pek — sf. 1) Korkusuz (kimse) 2) Yürekli (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözü pek olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü pek olmak — korkmamak, yılgınlık göstermemek, çok cesur olmak Küçük yaştan beri başkalarından ... ya daha delişmen ya daha gözü pek, ille ya daha bir şey olduğuna kendini inandırmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
pek — sf. 1) Sert, katı 2) Sağlam, dayanıklı İnsan gülden nazik, taştan pektir. H. R. Gürpınar 3) zf. Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar. H. C. Yalçın 4) zf., hlk. Hızlı olarak Pek gittiği… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü peklik — is., ği Gözü pek olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
pek gözlü — sf. Yılmaz, yürekli, gözü pek (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü kapalı olmak — çevresinde olup bitenin farkına varmamak, ilgisiz kalmak Ali Rıza Bey, pek gözü kapalı bir adam değildi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü gibi sevmek — (bir şeyi) pek çok sevmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürekli — sf. Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, hiçbir şeyden korkusu olmayan, gözü pek, babayiğit, koçak, cesaretli, cesur, cüretkâr Fakat onlar da aralarında hiçbir delikanlıyı ona eş olabilecek kadar yürekli bulmuyorlardı. H. E. Adıvar Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Şalpazarı — is a town and district of Trabzon Province in the Black Sea region of Turkey.External links* [http://www.salpazari.gov.tr/ District governor s official website] tr icon Şalpazarı ilçesinde yerleşimin çok eski tarihlere dayandığı bilinmektedir.… … Wikipedia
bıçkın — is., argo 1) Külhanbeyi, kabadayı Ulan, onlar bey, sen bıçkın. H. R. Gürpınar 2) sf. Korkusuz, gözü pek, yürekli, cesur Sekiz tane bıçkın, sekiz tane ayağı filarlı pınar başı çocuğuna kim laf dinletebilir ki... S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük